20 Mart 2013 Çarşamba

Hayatımın Aşkısı'sı

Akşam anneannemden çıkmışım, durağa yürüyorum. Kadın sarma sarmış, nasıl tıktıysam ağzıma mide fesatı mı geçiriyorum, apandistim mi patladı anlamadım. Ben bu psikopatlıkla midemin patlayıp vücuduma dağıldığını bile düşündüm. Neyse yürüyorum işte. Keçiören'in her yeri mi abaza, it kopuk, apaçi olur lan. Bir yanımda parkta oturan apaçiler, diğer yanımda ceketi omzuna atmış tesbih çekerek yola bakan krolar. Allahım dedim, bir tane güzel yüzlüsünü, iyisini gönder yarabbim. Bir tanecik ya. Bindim otobüse. O yaşlı teyzeye yapış, bu amcaya poşetleri ver. Bazıları bildiğin hödük oluyor abi. "Buyrun siz oturun" falan yoook, hatta oturma diye bir tekme de o koyar yani o derece. Ama bazı mülayim amcalar var ki "Kızım poşetini tutayım mı?" diyen, teyzeler var "Getir yavrum yorulmuşsundur çantanı ver." diye acıyan onlar da olmasa... Hani oturuyorsun bari "oturan yolcu"luğunu bil kardeşim. Bazıları da "Hanfendi çantanızı çeker misiniz?" Ha bir de at yelesi gibi saçları olup onu otobüse dört koltuğa birden yayan kızlara ne demeli? Ya tamam uzun saçlısın da ben oraya tutunuyorum, sen de saçını yoluyorum diye uyuz oluyorsun. Ama ben mecbur tutacağım, tutmazsam şoförün kucağına uçacağım yani, bunu mu istiyorsun? Neyse yolmaya devam. Koala gibi bir o demire bir o koltuğa sarılarak geçirdiğim yarım saatten sonra orta kapıya doğru ilerledim. Kıçımı başımı düzeltiyorum falan. Başımı bir çevirdim hayatımın aşkı! Böyle bir saniyede falan karar verdim buna. Olmadı lise aşkım. Ama aşkım yani aşığım, aşık oldum. Abi o kaş, göz, burun, saçlar.. Deri ceketi, kot pantolonu, çantasını tek tarafa atışı.. Arka fonda İnna'dan Caliente çalmaya başladı hemen. Bu çocuk benim için yaratılmış olmalı dedim. Benim. Bir de baktım ki bizim durakta inecek. Aklımda binbir türlü senaryo. Parkta kolundan tutup bir kenara mı çeksem? On yerinden bıçaklayıp on beş kere tecavüz mü etsem? Ölmeden önce gördüğü son kişi olursam onun hayatının aşkı olur muyum ki? Ya bu bizim sokakta oturmuyor dimi? Hiç görmedim. Otursa bilirdim. Vallahi bilirdim. Ya gel biz senle evlenek ya. Benim ol benim ol benim ol yığaaaaaaa. İndim otobüsten, tabi gözler çocukta. Nereye gidecek acaba diye. Böyle filmlerde dönüm noktaları olur ya hani, hayatın o anda değişir, o ana bağlıdır. Aynen o yavaş çekimde çocuğun yanındaki kızı gördüm. "Kevaşenin teki lan bu kız." Yakışıklı erkekler böyle kızlarda ne buluyor hiçbir zaman anlamadım, anlayamayacağım sanırım. O an bütün dünyam yıkıldı diyebilirim. Akşama kadar neşeyle hopladım zıpladım oldu mu şimdi bu, çocuk? Yaptığın ayıp! Yaptığın ibnelik! Benim olacan, o kadar. İçimde bir yerlerde, saf kalan yanım "Belki ablasıdır" diyor. Benliğimin yüzde doksan dokuzunu oluşturan yanım ise "Bu kadın akrabası olacak olsa ancak annesi olabilir. Sen ona kız demişin ama bu resmen kadın lan, nine lan, ebe lan." diyor. Baktım böyle olmayacak, hem onları takip etmek gerek hem de evim o tarafta; karşıya geçeyim dedim. Geçtim karşıya. Bir yandan da çocuğu kesiyorum tabi. Kader mahkumu, başım önde, rahmetli Müslüm Gürses'i dinleyerek yoluma devam ettim. ama hala göz ucuyla çocuğu kesiyorum, çaktırmayın. Bana mı baktı la o? Valla bana baktı la. lan lan bana baktı bir dakika! Bendeki bu heves neyse, bakıp da nolduysa, bir heyecanla yürümeye devam ediyorum. Döndüm arkamı son bir kez nur yüzüne bakıyım dedim. Bir iki saniye sonra döndü o da bana baktı! Allah'ıııım, boşuna hayatımın aşkı dememişim, dualarım kabul oldu yeppa! Önüme döndüğüm anda ağzımı açabildiğim kadar açtım ve içimde kalan mimiklerimi dışarı boşaltım. Yani mal bir görüntü oluştu ama olsun, kimse yoktu. Parkın etrafını dolandım, yürüyorum. Bir umut işte, başımı çevirip çevirip çocuğa bakıyorum. Ve yine 'APAÇİLER!' Rejenerasyonla mı ürüyor bunlar aga ya? Hadım ettikçe kesilen yerden yeni bir apaçi mi çıkıyor yani nedir? Poker face bir ifadeyle merdivenlerden çıkıyorum falan. Bir baktım parkın içinden çıkıyorlar. İki adım önümdeler. Allahım, tamam yüzüme vuruyorsun da bu kadar da olmaz ya. Lan lan ele ele mi tutuşuyorlar onlar? Ağzım beş karış açık kaldı. Kız heralde beni fark etti kıskandığından çocuğa yapıştı. Yani demek ki çocuk da bana karşı ilgi duyuyor. Kız resmen elleriyle çocuğu zehirli sarmaşıklar gibi sarıyor gözlerimin önünde. Kızın elleri mi var demiştim? Hayır ellerin bir kızı var yeminle. Arkalarından çıkıyorum tabi "Te allam" ifadesiyle. Çocuk bıraktı kızın elini "Ya Allahım ya" tarzı bir şey dedi. Kız koluna girmeye çalışıyor benimki tersliyor falan. "Oha kız resmn yvşadı yha .s.sss.s.s" modundayım. Tensel temas içinde bulunmadan bizim Fidan Bakkal'a girdiler. Bakkala selam verip yoluma devam ettim. Elbet bir gün senle aynı anda ekmek alacağız bu bakkaldan çocuk. Elbet bir gün kaderlerimiz bir noktada kesişecek. Hayatımın aşkısın, boru mu? Kıstım gözlerimi yokuştan kapıyı dikizliyorum, çıkmalarını bekliyorum. Bunlar çıktı, çocuk keyifsiz. Ay canım ya. Kesin beni düşünüyor. Hıamına, etek giymiştim dimi bugün ben? Abaza seni.  :))) Bunlar arkamdan geçti diğer sokağa saptılar, ben hala demir parmaklıklardan onları izliyorum. İyi dedim, tamam. Bu da olmadı. Kesin çocuk sevgilisini eve bırakıyor. Zaten yorulmuşum. Yapacak bir şey yok. Çıktım yokuşu, gittim eve. Birgün bulacağım oğlum seni, göreceksin.